İçeriğe geç

Ayrım gözetmek ne demek ?

Ayrım Gözetmek Ne Demek? Gücün, Adaletin ve Toplumsal Görünürlüğün Siyaseti

Bir Siyaset Bilimcinin Bakışı: Eşitlik Söyleminin Görünmeyen Yüzü

Siyaset bilimi açısından, ayrım gözetmek yalnızca bir ahlaki veya insani tutum değil, aynı zamanda bir iktidar pratiğidir. “Ayrım gözetmek ne demek?” sorusu, yüzeyde masum bir tanım gibi görünür; oysa derininde güç ilişkilerinin, toplumsal hiyerarşilerin ve ideolojik yapıların gizli anatomisini barındırır.

Bir siyaset bilimci için “ayrım gözetmek”, toplumsal düzenin nasıl kurulduğunu ve kimlerin bu düzende görünür ya da görünmez kılındığını anlamanın anahtarıdır. Çünkü siyaset, her zaman bir “gözetme” eylemidir; kim için politika yapılır, kim hariç tutulur, kimlerin sesi duyulur? Bu sorular, demokrasinin gerçek derinliğini belirler.

İktidarın Gözünden Ayrım: Gücün Görünmez Hiyerarşisi

İktidar, çoğu zaman “ayrım gözetmiyoruz” derken bile aslında ayrım gözetir. Bu, bilinçli ya da sistematik bir biçimde olabilir. Devletin, kurumların ya da siyasal elitlerin “tarafsızlık” iddiası çoğu zaman, mevcut güç dengelerinin yeniden üretiminden başka bir şey değildir.

Bir kurumun “herkese eşit davrandığı” iddiası, pratikte çoğu zaman en güçlülerin çıkarını korur. Ayrım gözetmemek, bazen adaletsizliğe sessiz kalmanın kibar biçimidir.

Peki, ayrım gözetmemek mi daha adildir, yoksa hak temelli ayrımlar yapmak mı?

Yani eşitlik, herkese aynı davranmak mıdır, yoksa farklılıkları tanımak mı?

Stratejik Körlük: Güçlülerin Ayrımsızlığı

Erkek egemen iktidar anlayışında “ayrım gözetmemek”, genellikle statükoyu korumanın stratejisidir. Güçlü olanın “tarafsızlık” iddiası, zaten avantajlı konumunu görünmez kılar. Dolayısıyla “ayrım gözetmeyen” bir düzen, çoğu zaman güçlülerin lehine işler.

Bu noktada ayrım gözetmek aslında politik bir bilinçtir: Kimin dışarıda bırakıldığını, kimin sistemin dışında kaldığını fark edebilme yetisidir.

Kurumlar ve İdeoloji: Tarafsızlığın Maskesi

Her kurum, ister devlet ister özel sektör olsun, kendi ideolojik altyapısına sahiptir. Bu ideoloji, hangi ayrımların meşru, hangilerinin görünmez olduğunu belirler.

Bir üniversite burs sisteminde kimin “başarılı” sayıldığı, bir medya organında hangi seslerin yer bulduğu ya da bir mahkemede hangi kimliklerin daha çok yargılandığı — hepsi “ayrım gözetmeme” iddiasının altındaki siyasal gerçekliği gösterir.

İdeoloji, tarafsızlığın maskesini takar. Fakat her maske, bir yüzü gizler. Ayrım gözetmemek, bazen bu maskeyi takmak; ayrım gözetmek ise o maskeyi düşürmektir.

Peki kurumların “eşitlik” söylemi, gerçekten adalet üretebilir mi?

Yoksa bu söylem, var olan eşitsizlikleri meşrulaştıran bir araç mıdır?

Toplumsal Cinsiyet ve Ayrım: Farklı Bakışların Çatışması

Siyaset bilimi, “ayrım” kavramını toplumsal cinsiyetle birlikte okuduğunda çok daha keskin bir tablo ortaya çıkar. Erkekler, güç odaklı bir stratejiyle hareket ederken, ayrım gözetmemeyi çoğu zaman “verimlilik” ya da “objektiflik” olarak yorumlarlar. Kadınlar ise bu söylemin arkasındaki duygusal ve toplumsal körlüğü fark eder.

Kadın bakışı, “ayrım gözetmemek” yerine adil farkındalık üretmeye yöneliktir.

Yani eşitliği, herkesin aynı olması değil, herkesin görünür olması üzerinden tanımlar.

Bu farklılık, siyasal süreçlerin doğasını da belirler. Erkek siyaset dili, iktidar üretir; kadın siyaseti ise katılımı ve diyalogu çoğaltır. Dolayısıyla “ayrım gözetmek”, erkek için bir tehditken, kadın için bir etik sorumluluktur.

Peki, adalet gerçekten “kör” mü olmalı?

Yoksa gözlerini açıp farklılıkları mı görmeli?

Demokratik Yurttaşlık: Ayrımın Farkında Olmak

Vatandaşlık, eşit haklara sahip olmak kadar, bu hakların eşit biçimde uygulanıp uygulanmadığını da sorgulama sorumluluğudur.

Bir yurttaşın “ayrım gözetmek” bilincine sahip olması, demokrasinin olgunluk göstergesidir. Çünkü eşitlik, soyut bir idealdir; ama adalet, somut farkındalık ister.

Ayrım gözetmemek, toplumsal eşitsizlikleri görmezden gelmek anlamına geldiğinde, demokrasi körleşir. Gerçek demokrasi, farklılıkları tanıyan ama onları hiyerarşiye dönüştürmeyen bir bilinçle mümkündür.

Sonuç: Ayrım Gözetmek, Görmeyi Öğrenmektir

“Ayrım gözetmek ne demek?” sorusunun yanıtı, yalnızca sözlükte değil, toplumun vicdanında gizlidir. Dilbilgisel olarak “ayrım gözetmek”, fark yaratmak, ayırmak anlamına gelir. Fakat siyaset bilimi açısından bu, farkı fark etmek demektir.

Ayrım gözetmek, adaletsizliğin değil, adaletin ön koşuludur. Çünkü görmek, bilmekten önce gelir; ve fark etmek, değiştirmek için ilk adımdır.

Peki siz hangi ayrımları görmezden geliyorsunuz?

Tarafsızlığınız gerçekten adil mi, yoksa yalnızca konforlu bir sessizlik mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet yeni giriş adresiprop money